15 Temmuz 2010 Perşembe

Yalçın Doğan Köşe Yazısı 16 Temmuz 2010 oku


Yalçın Doğan Köşe Yazısı Oku 16 Temmuz 2010 Cuma full Yalçın Doğan Köşe Yazısı bugünkü yazısı, Yalçın Doğan Köşe Yazısı 16 Temmuz 2010 Cuma ,16 Temmuz 2010 Cuma Yalçın Doğan Köşe Yazısı oku, Yalçın Doğan Köşe Yazısı 16 Temmuz 2010 Cuma full,



Yalçın Doğan Köşe Yazısı oku 16 Temmuz 2010 Cuma full


Yalçın Doğan Köşe Yazısı oku 16 Temmuz 2010 Cuma full



“EL bombasının pimini çektim, bekliyorum. Suratım kan içinde, ayaklarım kırık, kemik dışarı fırlamış, teröristler karşı tepede, her an gelmelerini bekliyorum, ben artık öldüm.”



Mucizevi biçimde ölmüyor, er Engin Yaşar, o yaşıyor, ama yanında tam on yedi arkadaşı ölmüş, yatıyor.
27 Kasım 1997. Askeri helikopter Şemdinli’den havalanıyor, Yüksekova’ya doğru uçuyor.
“Sıcak çatışmaya gidiyorduk.”
Askeri helikopter içinde 18 asker var. Yüksekova’ya yaklaşırken PKK helikopteri ateş çemberine alıyor.
Önce pilot vuruluyor, helikopter düşüyor. PKK’nın ateşi devam ediyor. Roketler, makinalı tüfekler. Cehennem gibi.
Çatışmaya zaman kalmadan, 18 askerden 17’si hayatını kaybediyor.
Ateş duruyor, bir süre sonra helikopterdeki askerlerden Engin Yaşar kendine geliyor. Çevresine bakıyor, kan gölü. 17 arkadaşı cansız yatıyor.
69 GÜN DAHA ASKERLİK
“Ateş altında kaldığımızda öğlen 12.30 filandı. Baktım, benden başka sağ kalan yok, benim halim felaket, el bombasının pimini çektim, yanıma gelecek teröristlerle birlikte ben de havaya uçacağım.”
Teröristler gelmiyor. Engin dağın başında yaralı, tek başına.
“Sabaha kadar bekledim, bizimkiler ancak ertesi sabah geldi, haberleşme yok, bir şey yok.”
Dün telefonda görüştüğüm Engin Yaşar’ın dramı kolay bitmiyor.
“Beni hastaneye kaldırdılar, dört ay yattım hastanede, sol ayağıma platin taktılar, sağ baldırım hâlâ problemli. Hastaneden çıkınca, senin askerliğin 69 gün sonra bitiyor, dediler ve yeniden Şemdinli’ye gittim”.
İTFAİYECİ KOŞUSU
Engin Yaşar 69 gün sonra terhis oluyor, kendisine tazminat ödeniyor.
Askerden önce İzmir’de parkecilik yapıyor. Artık yapamıyor. O zamandan beri işsiz.
“Kimse ne aradı, ne sordu, kimse, ‘nasılsın oğlum’ demedi, anlamadım.”
İşsiz, evlenemiyor. İş arıyor. İş ve İşçi Bulma Kurumu’na başvuruyor.
Orman Bölge Müdürlüğü itfaiyeci arıyor. Altı aylığına. Aylık 1200 lira. Öncesinde sınav var.
Hızlı koşma sınavı, işe başvuranları koşturuyorlar, koşuyu önde bitirenler işe alınacak.
İki gün önce, sakat bacağıyla koşuya Engin de katılıyor.
Koş Engin koş. Koş ki, iş bulasın.
Koşamıyor, bacağı fena ağrıyor, Engin yine işsiz. Engin koşacak, günün birinde iş bulacak.
Engin’in künyesinde Gazi yazmıyor, bilmem ne talimnamesine göre, gazi olması için, bedeninde kopukluk olması gerek. Oysa, iş göremiyor, buna rağmen o gazi değil.
Engin’e bağlanan aylık yok, koş Engin koş.

Çipli pasaporta suç duyurusu

ÇİPLİ pasaport sonunda mahkemelik oluyor.
Pasaportları çipli hale getirmek için iki ihale açılıyor. İhaleyi kazanan firma ortaklığı işi yerine getiremiyor. İçişleri Bakanlığı o Türk ve Malezya ortaklığını mahkemeye veriyor, firmalar da bakanlığı dava ediyor.
Olayın içinde Hazine, İçişleri ve Dışişleri Bakanlığı ile Darphane Genel Müdürlüğü var. Onca ihaleye rağmen, pratikte çipli pasaportları yine Emniyet Genel Müdürlüğü veriyor.
Konuyu başından beri ısrarla izleyen CHP Konya milletvekili Atilla Kart dün Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuyor. Atilla Kart suç duyurusunda bulunduğu kişilerle ilgili olarak savcılığa şöyle yazıyor:
Olay tarihinde Dışişleri Bakanı Ali Babacan, AKP Hükümetleri dönemindeki statüsü ve anlaşmanın fesih tarihinden önceki dönemde bakan olması nedeniyle Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, suç tarihinde İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, suç tarihini kapsayacak şekilde İçişleri Bakanı olarak görev yapan, daha sonra müsteşar Osman Güneş, suç tarihinin önemli bölümünü kapsayacak biçimde görev yapan İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Hazine Müsteşarı İbrahim Halil Çanakçı, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürü Ahmet Büyükaymaz, aynı yerde daire başkanları Veyis Akdemir ve Ömer Faruk Gündoğdu, ihaleye katılan Iris Technology ve Kunt Elektronik Sanayi firması yetkilileri.
Bakanlar dahil, üst düzey yöneticileri kapsayan geniş bir liste.

Sarıyer Özgürlük Sokağı kilitli

BİRİSİ çıkıyor, “Bu yolu satın aldım” diyor. Yolu iki tarafından kesiyor, kapıyla kapatıyor.
Orada sekiz, on ev var, evlerin yolu, satın alındığı iddia edilen yoldan geçiyor. Şimdi iki tarafı kapalı olduğundan, bir aydır orada oturan insanlar evlerine gidemiyor. Yangın çıksa itfaiye, hasta olsa ambulans giremeyecek. Evlerin arabaları kapalı yolda hapis. Siz böyle şey duydunuz mu?
Burası Sarıyer Özgürlük Sokağı.
Orada oturanlar polise, belediyeye başvuruyor, nafile. Özgürlük Sokağı, adına ters, bugünlerde özgür değil, kilit altında.




Yalçın Doğan Köşe Yazısı full oku, Yalçın Doğan Köşe Yazısı bugünkü yazısını okumak istiyorum, Yalçın Doğan Köşe Yazısı full oku, Yalçın Doğan Köşe Yazısı bugünkü yazısını okumak istiyorum,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder