25 Aralık 2012 Salı

Yeni bir haber sitesi doğuyor

Yeni açmış olduğum Genel haber sitemizde ülkemizde yaşanan olayları anlık olarak vermeye çalışıyorum. Sitemizde ülkemizin önde gelen haberlerine ulaşabilirsiniz. Yaptığım habercilik kesinlikle tarafsız ve objektif olup bütün medyadan toparlanmış içeriklerle ve resimlerle zenginleştirilmiştir. Genel haber olarak ilkemiz tarafsızlıktır. bekleriz: http://www.genelhaber.org

18 Aralık 2012 Salı

Dut Pekmezinin Faydaları

Dut pekmezinin faydaları saymakla bitmez. Balın hemen arkasına şifa deninde akla gelen dut pekmezinin faydalarını sizlere saymaya çalışacağız. Bu makalemiz tamamen dut pekmezinin faydaları üzerine olacaktır. Vücuda kuvvet verir, kansızlığa iyi gelir. Ağız, bademcik ve boğaz iltihabı, diş eti hastalıkları ve öksürüğe karşı faydalıdır. Ateş düşürür. Karaciğeri kuvvetlendirir. Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardım eder. Özellikle yemekle birlikte yenildiğinde hazmı kolaylaştırır. Aç karnına yenen beyaz dut bağırsak kurtlarını düşürür. Mide ve bağırsakları rahatlatır. Kara dut ise ağız ve boğaz iltihaplarına iyi gelir. Dut hangi şekilde tüketilirse tüketilsin iyi bir kan yapıcıdır. Kişinin kilo almasını sağlar ve iştah açar. Beyaz dutun 15-20 gram yaprağı üç su bardağı su ile kaynatıp içilirse iyi bir idrar söktürücü olduğu görülür. Bu terkip aynı zamanda ateş düşürücü olarak da kullanılmaktadır. Dutun taze yapraklarıyla derideki yaralara ve burundaki kanamalara tampon yapılırsa kanamaları durdururKara dutun yaprakları ve kabukları kaynatılıp elde edilen sıvı ile gargara yapılırsa boğaz, ağız ve diş eti iltihaplarına iyi gelir. Dut pekmezin 100 gramının sağladığı enerji besin öğeleri yüzde 0.1 yağ, yüzde 70,6 karbonhidrat, yüzde 4 kalsiyum, yüzde 0.1 demir ve vitamin-A, Vitamin-B1, vitamin-B2 içeriyor. 100 gram pekmezin sağladığı kalori ise 293. Pestilin diğer bir bileşeni, mükemmel bir besin maddesi olan süt ise yüzde 87,3 su, yüzde 3,5 yağ, yüzde 3,4 protein, yüzde 4,7 laktoz, yüzde 0,75 mineral maddeler ve vitaminlerden oluşuyor. 100 gramı 64 kalori veriyor. Kan eksikliği bulunan hastalarda çok büyük faydalar sağlar. Mide hastalıklarında özellikle, ülser hastalığına iyi gelir. Astım ve bronşit hastalıklarında faydalıdır. Soğuğa karşı vücut direncini arttırıcı özelliğe sahiptir. Sporcular için bir enerji deposudur. Bebeklerin büyümesinde ve gelişmesine yardımcı olur. Çocukların zeka gelişimine yardımcı olur. Gargara halinde ağız ve boğaz hastalıklarında etkilidir. Çocuklarda sıklıkla rastlanan pamukçukta da yaygın olarak kullanılır.

İbrahim Saraçoğlu Yumurtalık Kisti İçin Bitkisel Karışım

İbrahim Saraçoğluna göre yediğimiz GDO lu besinlerin artması, vücudumuza giren kanserojen madde miktarının eskiye oranla artık daha fazla olması nedeniyle insanlarda kist görülme riski son yıllara oldukça ilerlemiş durumdadır. ASlında tüm kist çeşitlerini bu yukarıda saydığımız nedenlere bağlamak yanlış olur ama bunların da etkisinin olduğu bilenen bir gerçek. Neyse ki kistler de kendi arasında iyi huylu tümör ve kötü huylu tümör (halk deyimi ile) diye ayrılıyor ve hepsi de o kadar da tehlikeli değil. Hatta bir çoğu ameliyat bile gerektirmeden ilaç tedavileri ile yok edilebiliyor. Sizlere bu makalemizde bayanların korkulu rüyası olan yumurtalık kistlerinden bahsedip , doktor İbrahim Saraçoğlu’nun bu kistlerin yani tümörlerin tedavisi için kullandığı şifalı bitkilerden bir kaçının kullanımını anlatacağız. İbrahim Saraçoğlu Yumurtalık Kisti İçin Bitkisel Karışım Tıbbi adı polikistik over olan yumurtalık kisti için bitkisel tedavi yöntemleri de mevcuttur. Dr İbrahim Saraçoğlu, yumurtalık kisti hakkında verdiği bilgilerde, yumurtalık kistinin sebepleri olarak doğal olmayan tohumları gösterdi. Yumurtalık kistinin doğal tedavisi olarak kuru soğan ve sumak kürünü öneren Ömer Saraçoğlu, yumurtalık kisti kürünün yapılışını ise şu şekilde aktardı. Kuru Soğan Sumak, Yumurtalık Kisti Kürü Yapılışı Gerekli Malzemeler: 1 adet yumurta büyüklüğünde kuru soğan 2- 3 çay kaşığı sumak Yumurtalık Kisti Kürünün Hazırlanışı Soğan salatası yapar gibi soğanlar incecik kıyılır ve üzerine sumak serpilir. Kullanım şekli ise kürün öğünlerden 1 saat önce yenilmesi üzerinedir. Bu şekilde etkisi daha da fazla olacaktır. Günde 2 defa 15 gün uygulanması yeterlidir. Ayrıca yumurtalık kisti için testere dişli aslanpençesi çayı da çok faydalıdır. Aslan Pençesi Kürü Hazırlanışı Gerekli Malzemeler: 2 yemek kaşığı aslan pençesi 1 su bardağı kaynar su Hazırlanışı ise kaynamış suyun içine aslanpençesini atıp 5 dakika kaynatılması şeklindedir. Kaynayan su soğuduktan sonra aslanpençesi kürünü içebilirsiniz.

Pancar Pekmezinin Yararları

Kahvaltıda bala alternatif olarak pancar pekmezi söyleniyor. Son günlerde bal üzerinde dolaşan kara bulutlar Türkiye’de yeni doğal ürünlere dikkat çekti. Bunlardan biri de pancar pekmezi. Kırklareli’ne bağlı Poyralı Köyü’nde tamamen geleneksel yöntemlerle üretilen organik pancar pekmezinin sağlıklı yaşama önem veren tüketiciler için yüzde 100 doğal ve güvenli bir alternatif olduğu bildirildi. Pancar pekmezi üretimi konusunda Trakya’nın neresine giderseniz gidin, ilin Pınarhisar ilçesine bağlı Poyralı köyünde üretilen pekmezlerin şöhretine raslarsınız. Geleneklerini sürdürmeleri ile dikkatleri çeken Poyralı köyünde, pancar sökümünün başladığı sonbahar başından kışa doğru uzanan bir zaman diliminde, imece usulüyle pekmez yapımı doyumsuz seyirlikler sunar. Öyle ki; son yıllarda bu geleneksel üretimi izlemek ve belgelemek için gelen gezi-etkinlik gruplarının küçük çaplı bir iç turizm hareketliliğine sebep olduğunu da dile getirmekte fayda var. Poyralı köyü senelerin birikimi ile edindikleri şöhreti elden bırakmazken, ilçeye bağlı yakın civardaki diğer köyler olan Erenler, Kurudere, Evciler ile Kırklareli’nin başta Balkan köyleri olmak üzere ( Geçitağzı, Devletliağaç, Armutveren vb…) pek çok köy yerleşiminde bu üretim sürdürülmektedir. Bu yörede şeker pancarı tarımının çokça yapılıyor olmasıyla da alakalı bir durumdur. Pancar Pekmezi Yapımı Üretim hala geleneksel yöntemlerle yapıldığı ve olabildiğince mekanizasyondan olabildiğince ari olduğu için, üretim süreci belli bir periyoda yayılmaktadır. Bu genellikle sonbahar boyunca süren bir üretimi kapsar. Büyük kazanların sürekli harlı tutulması için odun ateşinin gücüne ihtiyaç vardır. Odun ateşi pancar pekmezi üretiminin olmazsa olmazları arasındadır. Hal böyle olunca, Balkan köylerinde yahut makda yardımı alan bozuk ormanlık köylerde varlığını sürdürmesi anlaşılabilir bir durumdur. Çünkü para verilerek odun satın alınmasıyla üretimin sürdrülebilir tarafları ortadan kalkacaktır. Bu olumsuzluğu aşmak için Poyralı köyünde olduğu gibi üretim pek çok yerde imece usulüyle, köy tüzel kişiliğinin de yakacak katkılarıyla, çok sayıda ailenin bir araya geldiği imalathanelerde üretilmesi yoluna gidilebilmektedir. Bu hem işleri hızlandırmakta, hem de çok sayıda ailenin üretimin mali külfetini hafifletmesi açısından önem taşımaktadır. Üstelik bu imece usulü üretim, karşılıklı deneyim paylaşımı ile perçinlenerek aynı kalitede pancar pekmezi üretimini de beraberinde getirmektedir. Bu durum, farkında olmadan, Poyralı pekmezinin o aranan lezzetini sürdürmesinin de önünü açmıştır, ola ki… Pancarların tarlada sökülüp eve getirilmesi ile işler başlar. Sökülen şeker pancarları –yumrulu bir kök bitkisi olması hasabiyle– topraklarından iyice ayrılır. Bolca suyla güzelce yıkanırlar. Dışındaki kabuk kısmı bu işe mahsus bıçaklarla törpülenip, parçalara kıyılır. Bu işlemi elle yapmak oldukça zordur. Bazen aile içinde iş bölümü ile kuşaktan öğrenilen bu pancar soyma ve kıyma işlemi, işlerin hızlandırılması için şimdilerde basit kıyma makinelerine bırakılmaktadır.

Greyfurt Suyu Ve İlaç İçmenin Zararları

Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Fadime Özkök Şženses, düzenli ilaç kullananların besin ilaç etkileşimine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı.Fadime Özkök Şženses, yapılan araştırmalarda greyfurt veya suyunun bazı ilaçların etkilerini arttırdığının gözlemlendiğini söyledi. Sonbaharda sofralarımıza dahil olmaya başlayan greyfurdun vitaminler (C vitamini ve kırmızı renkli olanlarda A vitamini) mineraller ve lif açısından zengin bir meyve olduğunu söyleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Fadime Özkök Şženses, kişilerin beslenmelerinde kullandığı gıdaların ilaçların etkilerini değiştirebildiğini, bunların başında greyfurdun geldiğini aktardı. Şženses, başta kalp ve tansiyon hastaları olmak üzere düzenli ilaç kullanan hastaların besin-ilaç etkileşimine dikkat etmeleri gerektiğine vurgu yaptı. Yapılan araştırmalarda greyfurt veya suyunun bazı ilaçların etkilerini arttırdığının ve bu nedenle ölümle sonuçlanabilecek durumlara sebebiyet verebildiğinin gözlemlendiğini ifade eden Şženses, Kullanılan ilaçlar bağırsaklarda ve karaciğerde bulunan bazı enzimlerle parçalanarak vücuttan atılmaktadır. Ancak greyfurt tüketildiğinde bu enzimlerin bir kısmı yok olmakta ve ilacın parçalanması geciktiği içinde ilacın kandaki düzeyi artmaktadır. diye konuştu.Sonuç olarak greyfurtta bulunan maddelerin ilaçların vücutta yıkımını sağlayan enzimleri yok ederek vücuda gereğinden fazla ilaç alınmış gibi etki etmesine neden olduğunu kaydeden Şženses, Bu durumda artmış ilaç dozuna bağlı zehirlenmeler olabilmekte ve vücuda ölümle bile sonuçlanabilecek ciddi hasarlar verebilmektedir. dedi. Şženses, bu nedenle ilaç kullanan kişilerin greyfurt veya suyunu tüketmemelerini önerirken, portakal, mandalina, limonda böyle bir durumun söz konusu olmadığını belirtti. ilaç kullanan kişilerin kış aylarında C vitamini ihtiyacını bu meyvelerle karşılamasının daha doğru olacağını söyleyen Şženses, Düzenli ilaç kullanan kişilerin mutlaka ilacın prospektüsünü okumaları; doktor, eczacı, diyetisyen gibi sağlık danışmanlarına başvurmaları ve ilaçları konusunda bilgilenmeleri gerekmektedir. diye konuştu.

16 Aralık 2012 Pazar

Bit İçin Evde Bitkisel Çözüm

Bit İçin Evde Bitkisel Çözüm. Merhabalar. bu hafta yaşadığım bir sorundan sizlere ahsetmek istedim. Bahsedeyim ki sizler böyle bir sorunla karşılaştığınızda evde çözüm yolları geliştirebilirsiniz. 21. yüzyıl çağına girdik ama derdimiz yine bit. başlangıçta herşey normal giderken okul açıldıktan bir ay sonra tanıştık bu bitle... ben ve kızımın o gün bu gündür mücadelemiz devam etmekteydi. Gittik hemen ilaç aldık eczaneden ve aynen uyguladık fakat hiç bir sonuç alamadık ta kii bu güne kadar. Biliyorsunuz bitin temizlikle veya pislikle bir alakası olmadığını aksi halde temiz saçı daha çok seviyorlarmış. Neyse efendim bitle baya bir uğraştık denemediğimiz ilaç kalmadı banamısın demiyor. Bende haliyle çıldırmak üzereyim. Neyse ben çıldıra durayım birden annemin şu ilginç fikirleri geldi aklıma. Küçükken bizede bulaşmıştı bu illet ve annem bundan bir çırpıda kurtuluyordu Tabiki gaz yağı şaşırdınız değilmi? Hemen eşimi gaz yağı alması için yolladım Biz Alanya da oturuyoruz ve koca Alanya da bu gaz yağını bulmak hiçte kolay olmadı doğrusu Günler süren aramalarımızdan sonra nihayet bugün bulduk. Hemen bizim cimcimeyi oturttum önüme bir kaba gaz yağını döktüm omuzlarına bir havlu serdim ve başladım pamukla saç diplerine iyice sürmeye. Ardından sık dişli bir taraklada iyice taradım. Oda nee.... daha önceki yazımızda bitten kurtulma yöntemlerini anlatmıştık. Hemen bu bitler anında ama ölü olarak havluya teker teker düştüler. Evet galibiyet bizimdi. Ama ufaklığın saçlarını arıtmak hiçte kolay olmadı şampuan sürüyorum köpürmüyor:) 10 kere sürmüşümdür valla Olsun kurtulduk ya sonunda Evet bu bilgiyi özellikle okul çağında bit bulaşan çocuklarımıza faydalı olur olur düşüncesiyle sizlerlede paylaşmak istedim. Burda bir hatırlatma yapayım gaz yağını çocuğunuzun cildine yani boyun bölgesine falan değmemesine dikkat edin alerji yapabiliyor ve 15 dakikadan fazla saçta bekletmeyin. Bu günlük benden bu kadar hoşçakalın. Bu arada sizinde başka fikirleriniz,uygulamalarınız varsa paylaşın lütfen.

Günlük Ceviz Yemenin Faydaları

Günde 10 adet tüketilen ceviz osteoporoz riskini azaltmakta ve meme kanserine karşı koruyucu rol oynamaktadır. İçeriğindeki fitosterol ve omega-3 yağ asidinin kanser tümör gelişimini yavaşlattığı bilinmektedir.Günlük Ceviz Yemenin Faydaları

Karnıbaharın Faydaları


Karnabahar içeriğindeki ferulik asit sayesinde meme kanserine karşı koruyucu etki göstermektedir ayrıca düzenli tüketimiyle bakteri ve virüslere karşı vücudu koruyucu ve ağır metalleri de vücuttan temizleyici özelliği bulunmaktadır. Regl sırasında veya menopoz döneminde de ödem atıcı özelliği bulunmakta. Mümkün olduğu kadar etrafındaki yeşil yapraklarıyla birlikte pişirin.
 Karnıbaharın Faydaları

Yoğurt ve Kefirin Farkı Nedir

Sindirim sisteminin sağlıklı çalışmasına yardımcı etkisi bulunmaktadır, mide rahatsızlıklarını önler . Zararlı bakterilerin üremesini durdurarak bağırsakların düzenli olarak çalışmasını sağlar. Kolon kanserine karşı koruyucu etkisi vardır. Kolesterol miktarının azalmasına yardımcı olur.Yoğurt ve Kefirin Farkı Nedir

Böğürtlenin Faydaları


Kadınlarda üriner sistem enfeksiyonlarına karşı etkili olduğu bilinen böğürtlen içeriğindeki hippurik asit sayesinde hastalık yapan bakterileri yok edici özelliğe sahiptir. Proantosiyanin ve flavonoidler sayesinde güçlü bir antioksidanttır. Böğürtlenin Faydaları

Ispanak Yemenin Faydaları

Ispanak demir, iyot, kalsiyum, folik asit, klorofil, lutein, zeaxanthin, A, C, ve K vitaminlerinden zengindir. Folik asit hamilelerde bebeğin spina bifida denilen hastalıktan korunmasını sağlar ve ileri yaşlarda görülen alzheimer riskini azaltır. Ispanak yaşa bağlı görme fonksiyonlarındaki azalmayı önler, karaciğer ve mide kanserlerine karşı koruyucudur, menopoz döneminde kemik sağlığının korunması için önemlidir ve yine özellikle bu dönemde görülen ödem sorunlarının da hafifletilmesinde yardımcıdır. Kan dolaşımını hızlandırdığından bayanlarda varis oluşumunu azaltır. Ispanak Yemenin Faydaları

Hamsi Yemenin Faydaları


Omega-3 yağ asidi herkesin tüketmesi gereken bir yağ asidi ama bayanların daha fazla önem vermesi gerekmekte. Hamilelik döneminde bebeğin sinir gelişimi ve beyin gelişimi için çok önemli bir yağ asidi. Emziklilik döneminde sütün kalitesini artırmakta ve annenin lohusa sendromundan kurtulmasına yardımcı olmakta. Menstürasyon sorunlarını hafifletmekte ve regl yi düzenlemektedir. Menopoz döneminde östrojen salınımını artırmakta ve kemik sağlığını güçlendirmektedir. Haftada 2 kez 1 porsiyon tüketmeye özen gösterin.Hamsi Yemenin Faydaları

Keten Tohumunun Faydaları

Keten tohumu 3 önemli besin öğesinden zengindir; omega-3 yağ asidi, posa ve lignan. Lignanlar hastalıklara karşı koruyucu özelliği olan yararlı bileşiklerdir. Yapılan araştırmalara göre günde tüketilen 40g. toz keten tohumu menopoz sıkıntılarının azaltılmasında , iyi kolesterol seviyesinin yükselmesinde yine bayanlarda sıkça görülen kabızlığın giderilmesinde ve meme kanserini önlemede faydalı olmaktadır. Günde 1-2 yemek kaşığı toz keten tohumu tüketilmesi yeterlidir. Sebze yemeklerine, salataya, çorbaya ilave ederek daha rahat yemek mümkün. Keten Tohumunun Faydaları

Domatesin Faydaları


Günlük beslenmemizde salata, sebze yemekleri içerisinde illaki tükettiğimiz domates likopenden zengin bir sebze. Likopen meme ve rahim kanseri olmak üzere birçok kanser türüne ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır. Likopenin etkisini artırmak için domatesi pişirmek ve biraz sıvı yağ ilave etmek de önemli bir unsur.
Domatesin Faydaları

Nohutun Faydaları

İçeriğindeki fitoöstrojen sayesinde bayanlarda östrojen hormonunu dengeler, menopoz döneminin daha rahat atlatılmasını sağlar. Lif oranının yüksek olmasından dolayı kabızlığa karşı etkilidir ve damar tıkanıklığını giderir. Yapılan çalışmalar meme kanserine karşı koruyucu etkisi bulunduğunu belirtmektedir.Nohutun Faydaları

Kuru Öksürük İçin Bitkisel Tedavi


Kuru öksürük çoğumuzun özellikle de çocukların kış aylarında başının belasıdır. kuru öksürük için bitkisel çözümler mutlaka vardır. Gece uykularımızın kaçmasına sebep olan kuru öksürüğün bitkisel tedavisi için şu yollar denenenebilir.

* Bir fincan üzüm suyu bir çay kaşığı bal eklenerek içilir.
 * 7 adet badem geceden suya yatırılarak ince kabuğu soyulur. 20 gram tereyağı ve 20 gram şeker eklenerek dövülür ve bir hamur yapılır. Sabah akşam yenilir.
* Zerdeçal bitkisinin kökü kavrulur ve toz haline getirilir. Sabah akşam 2-3 gram yutulur.
 * Yatmadan önce anason çayı içilir.
 * 5 damla sarımsak suyu hergün, günde 3 defa içilmelidir.
* 2 bardak suyun içine 1 çay kaşığı zencefil ve 1 çay kaşığı çemen tohumu eklenir. Su yarıyarıya azalana kadar kaynatılır. 1 çay kaşığı bal eklenerek içilir. * 1 adet turp rendelenerek suyu çıkarılır. Suyun içine 1 tutam kaya tuzu ve 1 çay kaşığı bal eklenerek karıştırılır. Günde 2 defa birer yemek kaşığı içilir. * 1 tatlı kaşığı kıyılmış fesleğen yaprağı 1 çay kaşığı balla karıştırılarak yenilir. Özellikle bebeklerde faydalıdır. * Öksüren kişinin göğsüne 1-2 damla okaliptüs yağı sürülür. * Sürekli öksüren kişinin ayağının altına viks sürülür ve temiz bir çift çorap giyilir. 8 saat bu şekilde kalır. * Öksürük başlayınca 1 tatlı kaşığı zeytinyağı içilir. 2-4 saatte bir tekrarlanır. * Yarım limonu kabaca doğrayarak içine ezilmiş 1 diş sarımsak, 1 çay kaşığı bal ve yarım bardak kaynar su ekleyin. 4-5 dakika beklettikten sonra için. Sarımsak parçalarını da yutun.sifaliotlar.org * Öksürük krizi başladığında bir parça bitter çikolata yiyin. * Oda sıcaklığında bir adet portakalı alın ve üzerine bir delik açın. Kabuğa dağıtmayın. Delikten 2-3 kaşık toz şeker ve bal koyun. Yatma saatinizden 2 saat önce başlamak üzere portakalı önce boş bir tencereye koyun. Tencereyi su dolu başka bir tencereye oturtarak kısık ateşte kaynatmaya başlayın. 2 saat sonunda, yatmadan önce portakalı sıkarak suyunu için. Üzerinizi iyice örterek yatın. Üstüste iki gün bu tarifi uygulayın. * 100 gram toz zencefil, 50 gram kimyon ve 100 gram şekeri iyice karıştırın. Şeker yerine bal da kullanılabilir. Günde 3-4 defa birer tatlı kaşığı yiyin. * 1 bardak sıcak süte 1 çay kaşığı zerdeçal ekleyerek karıştırın ve günde birer defa için. * 1 dilim taze zencefil, 1 bardak su, 1 çay kaşığı anason ve 1 çay kaşığı tarçını 5 dakika kaynatın. İçine bal ekleyerek 3 gün boyunca ara ara birer fincan için. * Taze bir limonu elinizde yuvarlayarak içinin hamur gibi bir kıvam almasını sağlayın. İkiye keserek suda kaynatın. Kaynayan suya bal ekleyerek yatmadan önce için. * 1 orta boy soğanı kabuklu halde ortadan ikiye bölün ve bir tencereye koyun. 2 bardak su ekleyin ve kaynatın. Kaynadıktan sonra üzerine bir kapak kapatarak 5 dakika bekletin. Süzün ve bir fincana koyarak bal ve limon suyu ilave edin. 1 hafta boyunca günde 2-3 bardak için.

Tahin Pekmezin Faydaları


Pekmez,günümüzde en eski kullanılan tatlıların başında gelmektedir. Zamanında tatlı olarak kullanılan pekmez son yıllada eski popüler günlerini yütirdi. Ancak bu şifa deposu pekmezin bittiği anlamına gelmiyor. Tahin pekmezin faydaları saymakla bitmez. Pekmez yüksek şeker içeriği nedeniyle iyi bir karbonhidrat ve enerji kaynağıdır. Mineralleri yoğun olarak içermektedir. Pekmez özellikle günlük kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum gereksiniminin büyük bir kısmını karşılamaktadır.
Tahin pekmezin faydaları arasında aşağıda saydığımız şeyler de vardır.
Mineral miktarının fazla ve emilim oranlarının yüksek olması nedeniyle hamile ve emziklilerin, tüberkilozlu hastaların, iyileşme dönemindeki kişilerin diyetinde yer alması önerilmektedir.

Pekmezin çok iyi kaynak olduğu besin öğelerinden biri de kromdur. Dokuların krom içeriği hamilelikte, malnütrisyonda ve yaşla büyük ölçüde azalmaktadır. Krom, glikoz toleransa faktörünün yapısında bulunur. Ve insülün kullanımı ile glikoz metabolizmasını etkiler. Rafinasyon işlemi sonucunda gıdalardaki krom miktarının büyük ölçüde azaldığı göz önüne alınırsa pekmezdeki kromun önemi daha da belirginleşmektedir.

ÜZÜM PEKMEZİ

Vücuttaki kanı arttırır

Enerji verir

İştah açar

Hamilelikta ve bebek gelişiminde çok faydalıdır

Mideyi, bağırsakları, böbrekleri kuvvetlendirir

Damar sertliğine iyi gelir

Kan dolaşımını rahatlatır

DUT PEKMEZİ

Kan eksikliği bulunan hastalarda çok büyük faydalar sağlar.

Mide hastalıklarında özellikle, ülser hastalığına iyi gelir.

Astım ve bronşit hastalıklarında faydalıdır.

Soğuğa karşı vücut direncini arttırıcı özelliğe sahiptir.

Sporcular için bir enerji deposudur.

Bebeklerin büyümesinde ve gelişmesine yardımcı olur.

Çocukların zeka gelişimine yardımcı olur.

Gargara halinde ağız ve boğaz hastalıklarında etkilidir.

Çocuklarda sıklıkla rastlanan pamukçukta da yaygın olarak kullanılır

KEÇİ BOYNUZU (HARNUP) PEKMEZİ

Kolestrolü düşürür ve tansiyonu dengeler

Kalbi takviye eder

Cinsel gücü ve sperm sayısını artırıcı özelliği kesinlik kazanmıştır.

Vücudu güçlendirip dinamize eder

Kansızlığa birebirdir

Dişleri besler Kemikleri güçlendirir

Bağırsakları çalıştırır

Çocuklar ve hamile bayanlar için faydalıdır

Potasyum, kalsiyum, fosfor, magnezyum, demir, bakır, çinko içerir

akciğer rahatsızlıklarında da kullanılır.

ANDIZ PEKMEZİ

Andız pekmezi ise bronşit, öksürük, sarılık, kaşıntı, egzama, mide bulantısı, akciğer, karaciğere faydalı bir pekmezdir.Bütün pekmez cinslerinde olduğu gibi kan yapıcıdır ve enerji verir.

ahmet maranki romatizma için şifalı bitkiler

Adet Sancısı için şifalı bitkiler

gögüs büyütmek için şifalı bitkiler

meryem otu nasıl hazırlanır

bulgurun faydaları nelerdir

maranki cilt nemini arttırma

Kirpiklerimi Nasıl Gürleştiririm


Kirpiklerimi Nasıl Gürleştiririm

İnsanlar arasında kirpikler  pek dikkat çekmese de etkileyici bakışların, karşınızdaki insana kimi zaman seksi, kimi zaman da çekici bir bakış göndermenizi sağlayan önemli bir dış görünüş etmenidir.

Kirpikler nasıl takma gibi görünür

Kirpiklerin takma kirpik gibi görünmesi için, tamamen bitkilerden hazırlayacağınız ev yapımı bir kirpik besleyici karışım kullanabilirsiniz.

Kirpikleri uzatan bitkisel karışım şu şekilde hazırlanabilir; Öncelikle 1 bardak suyu kaynatın. Kaynattığınız suyun içine, su soğumadan 1 çay kaşığı hint yağı, ve 10-14 gr kakao yağı (yaklaşık olarak 1 yemek kaşığından birazcık daha az) ekleyin. Kirpik uzatıcı karışımın krem kıvamına gelmesi için biraz karıştırılması gerekmekte, fakat bu işlem esnasında suyun sıcak olması gerekiyor. Karışımı doğrudan ateş üzerinde kaynatmamız karışımın içine kattığımız bitkisel değerlerin besleyici özelliğinin kaybolmasına neden olacaktır. Kirpik uzatıcı bitkisel kremimizin besleyici özelliğini kaybetmeden karışabilmesi için en uygun çözüm, karışımın içinde bulunan kabı başka bir kaynar su dolu bir kaba koymaktır. Bu şekilde karışımı krem kıvamına gelene kadar karıştırın. Karışım, krem kıvamına geldiği zaman soğumaya bırakın.

Hazırlamış olduğunuz kirpik uzatıcı bitkisel kürü 15 gün boyunca, gözlerinize kaçırmadan yatmadan önce kirpiklerinize sürün. Burada dikkat etmeniz gereken nokta, karışımı kirpiklerinize, kirpik kökünden, kirpik ucuna doğru sürmeniz gerekmektedir. Sürme işlemi için kulak temizleme çöpü kullanabilirsiniz. Ya da bitmiş bir maskaranızın fırçasını da iyice temizledikten sonra bu iş için kullanabilirsiniz.

Benim kirpiklerim hiç gür değil diyorsanız, kirpik gürleştirmek için bitkisel kürler hazırlayabilirsiniz. Örneğin şukirpik gürleştiren karışım işinizi görecektir. Kirpik gürleştirici doğal karışım için, eşit ölçüde badem yağı ve hint yağını bir şişede karıştırıp 15 gün boyunca yatmadan önce tıpkı biraz önceki açıkladığımız şekilde, kirpiklerinize uygulayınız. Verdiğimiz 2 karışımı ise aynı anda kullanmamanızı öneriyoruz. 2 uygulama arasında 1 haftalık zaman dilimi koymalısınız. Aksi takdirde son uyguladığınız karışım pek fazla etkili olmayabilir.

Vajinal Akıntım Var Ne Yapmalıyım


Vaginal akıntı kadınların yaşamları boyunca en sık karşılaştığı yakınmalardan birisidir.Doç.Dr. Alparslan Baksu

Kadın doğum polikliniklerindeki hasta başvurularında birinci sırayı oluşturur. Vaginal akıntı yakınmasında genellikle altta bir hastalık söz konusu iken, bazen fizyolojik dediğimiz normal akıntılar da kadınların hekimlere başvurmasına yol açabilir. Yani, her akıntı mutlaka bir hastalığı işaret etmeyebilir. Adet döngüsünün belli dönemlerinde, şeffaf, kokusuz, herhangi bir yakınmaya yol açmayan akıntı doğaldır, bir hastalığa işaret etmez. Bu tür akıntılar hormonların etkisiyle oluşur ve kendiliğinden geçer. Bu tür akıntılar için hekime başvurmaya gerek yoktur.

Vaginal akıntıda miktar, akıntının öneminde rol oynamaz. Bazen tamamen normal bir akıntının miktarı fazla olup, kişiyi rahatsız edebilir. Vaginal akıntı renkli (sarı, yeşil), kokulu, beyaz peynir parçaları şeklinde ise, yanma, kaşıntı ve cinsel ilişkide rahatsızlığa yol açıyorsa altta bir patojen etken söz konusudur. Eğer akıntı kanlı, et suyu renginde ise akla kadın organları kanserleri gelmelidir.
Vaginal akıntıda ilk akla gelen etken enfeksiyon oluşturan mikroplardır. Daha az oranda rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanallarının kanserleri akla gelmelidir.

Akıntının özellikleri (rengi, kokusu ve yoğunluğu) bize hastalığın nedeni hakkında yaklaşık bir bilgi verebilir. Örneğin tricomonas vaginalis enfeksiyonunda yeşil-gri, köpüklü bir akıntı, şiddetli yanma kaşıntı varken, gardnerella vaginalis enfeksiyonunda kötü (bozuk balık kokusu) kokulu ve gri-beyaz renkli bir akıntı vardır. Mantar enfeksiyonlarında ise beyaz peynir parçaları şeklinde bir akıntı, yoğun yanma ve kaşıntı şikayeti vardır. Yumurtalık kanallarının kanserinde et suyu renkli bir akıntı ve alt karın ağrısı, rahim kanserinde ise menopoz sonrası kanama veya adet dışı kanama şeklinde kendini belli eder. Rahim ağzı kanserinde ilişki sonrası kanama veya kanlı akıntı vardır, hastalığın ileri dönemlerinde bu kanlı akıntı kötü kokulu hale döner. Yani akıntıdaki kötü koku mutlaka bir patolojiyi ifade eder.

Bakteri ve mantarlarla oluşan akıntıların hepsinde kadınla birlikte eş tedavisi gerekmez. Örneğin tricomonas vaginalis enfeksiyonunda eş tedavisi de gerekirken, mantar enfeksiyonlarında genellikle eş tedavisi gerekmez. Akıntı ile birlikte kasık ağrısı ve ateş yüksekliğinin olması iç genital organlarda da enfeksiyon şüphesi uyandırır. Bu durum derhal ciddi bir tedavinin başlanmasını gerektiren sağlık sorunudur. Yine kanlı akıntının kötü kokulu olması rahim ağzı kanserini akla getirmelidir. Buradaki kötü koku dokuların harabiyeti nedeniyledir. Kanlı akıntı ile birlikte alt karın ağrısının olması kadın organ kanserlerini akla getirmeli ve derhal uzman doktora başvurulmalıdır.

Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı gibi aslında akıntı birçok hastalığı teşhis etmemizi sağlayan bir belirtidir. Bu nedenle beyaz, şeffaf, kokusuz akıntılar dışındaki bütün akıntılarda derhal bir hekime başvurmalı ve gerekli tedavileri uygulamalıyız.

Kına Kanseri Önlüyor Mu


(GÜ) Gaziantep Üniversitesinde fareler üzerinde yapılan araştırmaalarda kınanın, kanser hücresinin büyümesini durdurduğu gözlendi. Bunun yanında kanserle mücadelede önemli rol oynayan enzimlerin ve antioksidan aktivite kapasitesinin de arttığ belirlendi. Yani teorik olarak Kına Kanseri Önlüyor Mu sorusunun cevabı tam olarak verilememekle beraber engelleyicidir diyebiliriz.

Gaziantep Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü’nde, Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan kınanın bilimsel açıdan kanser üzerindeki etkisi araştırıldı.

Çalışmada, kınanın kanseri önlemede de etkili olup olmadığı fareler üzerinde araştırıldı. Bilimsel olarak daha önce yapılan çalışmalarda mantar rahatsızlığına karşı etkisi olduğu bilinen kınanın kanseri önlemede de etkili olup olmadığını belirlemek için gerçekleştirilen araştırma çerçevesinde, 60 fareye farklı dozlarda 10 gün süreyle ağız yoluyla kına verildi. 10 günün sonunda fareler üzerinde çeşitli kanser parametreleri araştırıldı.
Araştırma sonucunda ”Ehrich Ascite Corcinama” tümörün büyümesinin durduğu tespit edildi. Ayrıca kınanın antioksidan aktivite kapasitesini arttırdığı saptandı. Farelerde, kansere karşı mücadelede önemli rol oynayan enzimlerin arttığı gözlendi.

KANSERLE SAVAŞTA UMUT VERİCİ GELİŞME
Doğal toz yeşil kınanın kullanıldığı araştırma ve sonuçları, International Journal of Pharmacology dergisinde de yayımlandı. Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özaslan, çalışmanın, çağın hastalığı kansere karşı yeni bitkisel kaynakların umut verici sonuçlar doğurabileceğini ortaya koyduğunu belirtti.
Kına üzerine ileri düzeyde yapılacak araştırmalarla kansere karşı alternatif ilaç olanaklarının geliştirilebileceğini ifade eden Prof. Dr. Özaslan, bu yöndeki bilimsel çalışmalarını sürdüreceklerini kaydetti.

Tüp Bebek Yönteminin Uygulama Aşamaları


Gelişen tıbbın yaklaşık 30-35 yıl önce kültürümüze sokmuş olduğu tüp bebek terimi çıktığı o dönemden bu yana büyük mesafeler almıştır. Otuz yıl önce hayalini bile kurmakta zorlandığımız tüp bebek günümüzde sıradan bir cerrahi operasyondan bile kolay oldu.

Tüp bebeğin uygulama aşamaları normal yollarla hamile kalamayan kadınlara uygulanan bir tedavi yöntemi olarak geliştirilmiştir. Tıbbi kelimeler yükleyerek kafanızı karıştırmadan yalın bir şekilde anlatır isek kısaca; erkeğin spermi ile kadının yumurtalarının laboratuvar gerektiren tıbbi bir ortam içinde bir araya getirilerek dölleme işine tüp bebek uygulaması adı verilmiştir. Bu uygulama yöntemi ile embriyolar rahime yönlendirilerek gerçekleştirilir. Bu yöntem iki şekilde hayata geçirilir. Birincisi el ortamı ile yapılmaktadır. İkinci yöntem ise mikroenjeksiyon denilen yöntemle yapılır.

Tüp bebek daha önceki yıllarda sadece herhangi bir hastalıktan ötürü veya yapılan bir ameliyat sonrası enfeksiyon kapmış kişilere uygulanırdı. Sonraki yıllarda modern tıbbın bu konuda ilerleme göstermesinden sonra çocuk sahibi olamayan kişilerin hepsinde uygulanır hale getirilmiştir.Yani ne şartlar da olursa olsun hamile kalamayanlar için bile uygulanarak sonuç alınması nerede ise yüzde yüz hale gelmiştir. Tıp bu konuda o kadar büyük mesafeler kat etmiştir ki neredeyse menisinde sperm sayısı sıfır olan kişilerde bile tüp bebek döllenmesi sağlanabilir olmuştur. Yeter ki kısırlık tedavisi gören erkeğin testisinde sperm sayısı yeterli olsun.

Tüp bebek tekniği şu şekilde uygulanır. Erkek ve kadının üreme organlarındaki hücreleri uygun bir ortam yaratılarak 48 saat bekletilir. Bu süreç içinde yumurtaların bir kısmında döllenme hayat bulur. Bu döllenmiş yumurtalar embriyo haline gelir ve sonrasında tüp bebek tedavisi gören kadının rahmine yerleştirilir.Bu uygulama sonucu başarı oranı yüzde 80 gibi ihtimalle başarıya ulaşır.

14 Aralık 2012 Cuma

Doğum Kontrol Hapları Kanser Yapıyor Mu


Türkiye’de her yıl bin 500’e yakın kadın rahimağzı kanserine yakalanıyor.
Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Ayhan, Türkiye’de her yıl bin 500’e yakın kadının rahimağzı kanserine yakalandığını ve bunların 500’ünün aynı yıl hayatını kaybettiğini belirterek, erken tanının önemine dikkati çekti.

Prof. Dr. Ayhan, Belek’te düzenlenen “12. Jinekolojik Onkoloji Ulusal Kongresi” kapsamındaki basın toplantısında, kadın üreme organlarında en sık görülen kanser türlerinin yumurtalık, rahimiçi ve rahimağzı kanserleri olduğunu söyledi.

Türkiye’de kadınlarda görülen kanserler arasında kadın üreme organları kanser türlerinin dördüncü sırada bulunduğunu belirten Prof. Dr. Ayhan, yumurtalık ve rahimiçi kanserlerinin doğurganlıkla azaldığını, rahimağzı kanserinin ise aynı nedenle arttığını vurguladı.

Dünyada yılda ortalama 500 bin kadının rahimağzı kanserine yakalandığını vurgulayan Prof. Dr. Ayhan, bunlardan 280 bininin hastalık nedeniyle öldüğünü söyledi.

HPV virüsüyle yakın ilişkili olan kanserin özellikle gelişmekte ve gelişmemiş ülkelerde sorun olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ayhan, “Türkiye’de yılda bin 500’e yakın kadın rahimağzı kanserine yakalanmaktadır ve 500’ü aynı yıl hayatını kaybetmektedir” diye konuştu.

Bağışıklık sistemiyle ilgili çalışmalar sonucu HPV virüsünün tiplerine karşı aşı geliştirildiğini dile getiren Prof. Dr. Ayhan, üç doz aşının Türkiye’de 11-12 yaş aralığında uygulandığını söyledi.

Aşının geçmişinin 8.5 yıl olduğunu belirten Prof. Dr. Ayhan, koruyuculuğunun 56 yaşına kadar sürdüğünü kaydetti. Bu aşıyı kanser aşısı olarak lanse etmemek gerektiğini vurgulayan Ayhan, aşının HPV virüsüne karşı koruma sağladığını kaydetti.

AŞI MALİYETİ
Sağlık Bakanlığının oluşturduğu komisyonun aşıyla ilgili 48 TL maliyet belirlediğini belirten Ayhan, ihaleyi alan firma olması durumunda aşı maliyetinin devlet tarafından karşılanacağını söyledi.

Rahim ağzı kanserinin önlenmesi için en önemli faktörlerden birinin halk arasında “Simir testi” olarak bilinen servikal smear ile yapılan yıllık taramalar olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ayhan, bu tarama ile erken teşhisin mümkün olduğunu vurguladı.

Rahim ağzı kanserinin sigara içen toplumlarda daha sık görüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Ayhan, çok eşlilikten kaçınma ve prezertavif kullanımının da riski azalttığını kaydetti.

Kadınların 30 yaşından itibaren 5 yılda bir simir testi yaptırmasının önemine işaret eden Prof. Dr. Ayhan, erken tanı ile hastalığın tamamen tedavi edilebildiğini dile getirdi.

DOĞUM KONTROL HAPLARININ KORUYUCULUĞU
Dernek Genel Sekreteri Doç. Dr. Faruk Köse de, kadın iç genital organlarındaki en tehlikeli kanser türünün yumurtalık kanseri olduğunu söyledi. Yumurtalık kanserinin erken teşhisinin mümkün olmadığına dikkati çeken Doç. Dr. Köse, “Her 4 kadından 3’ü ileri evrede doktora gelmektedir” dedi.

Yumurtalık kanserinin tedavilere rağmen en sık tekrarlayan kanser türü olduğunu belirten Doç. Dr. Köse, “Bu hastalığa yakalanıp da 5 yıl yaşar dediğimiz 10 kadından 6’sı 5 yıl dolmadan hayatını kaybediyor” diye konuştu.

Doç. Dr. Köse düzenli kullanılan doğum kontrol hapının yumurtalık ve rahimiçi kanserlerinin oluşmasını yüzde 40 önlediğini sözlerine ekledi.

RAHİMÇİ KANSERLER
Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Macit Arvas da, rahimiçi kanserinin kadın üreme organları kanserleri içinde en sık görülen kanser türü olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Arvas, hastalığın daha çok menopoza girmiş yaşlı hastalarda görüldüğünü vurgulayarak, “Adet görmeyen kadınların uzun süre sonra kanaması oluyorsa mutlaka doktora başvurmalı. 45’in altındaki kadınlarda kanalamalar uzun sürüyorsa mutlaka başvurmalı. Hastalığı erken dönemde yakalamak önemli. Her aklı başında kadın jinekolojik muayenesini yaptırmalıdır” dedi.